ANLAŞILMAMAK İÇİN ÇABALAYANLARIN CEHENNEMİNE AĞIT

Bir his, yalnızca çok uzun bir suredir her şeyin boşa olduğuna dair.

Bitince ve geri dönüp bitişine, bitişinden sonraki birkaç haftalık o sisli kafa üstü dumanlı havasına baktığımda ulan ne büyük zaman kaybı!

 Ulan ne büyük aptallık ahh diyerek gece uyumaya çalışırken gözlerimi çıkarıp atma isteği.

Başka neler neler yapabilirdim hissi. Hayır. Başka bi sikim yapamazdın. Yine aynısını yapardın. 

Ya da bilmiyorum bu his de az önceki gibi koca bir yalan olabilir. Belki de bambaşka bir yaşayış, tecrübe ediş olabilirdi.

5. Tekila shot'ın heyecanı gibi, duman altı bir araba tavanına kafamı vururcasına bir heyecanla çekim alanıma yürüyen bir etin heyecanı da olabilirdi. 20-30 belki de 40. 40 zor ama 20-30 kesin. Nah kesin.

Bilmiyorum bir gün canım çok sıkılacak. Sonra biraz iyi olacak. Biraz daha iyi biraz daha iyi derken. Yıllardır tekleyen motor sonunda bağlanmış yosunundan kurtulup yürü be amınakoyim diyecek gibi. Belki hiç demez. Belki yosuna bağımlıdır.

Belki değildir ama halledicez be. Öyle ya da böyle. Rehberlere hep inanmış, insanlara çabuk güvenmişimdir. Bu şekilde yaşayacağız belki de yaşanması gerekeni. Yaşanması gereken bambaşka bir şeydir belki de. Bakacağız…

Bir sikimi halledemeyeceksin bu arada. Söyleyeyim de baştan.

Böyle gelmiş böyle gider derler ya. O hep daha kötü gider.

Çok uzun süredir her şeyin boşa olduğuna dair sinyaller, yeni başlangıçlarla gelmeyecek. Çünkü insan denen zerzevat her zaman öylesini hayal eder.

İnsan, öylesine hayalcidir ki, istediğini hayal etmekten gözü kör olmuştur.

Olma ihtimali daha yüksek olanı, göz göre göre olacak olanı, gelmekte olanı görmez.

Ben görmem mesela.

Görebilen varsa yarın gelsin hızlandırılmış mehdi kursuna kaydını yapayım.

6 aylık peşin ödeyeyim ayın 5inde.

Maaş daha yatmadı. O yüzden yavaş gelsin.

Neyse şimdi başka şeyler düşünelim.

Dünyanın öbür ucunda benimle aynı anda çubuk sigarasını dudağının kenarına yerleştirmiş, tek gözünü dumandan sakınmak için kısmış, kaşlarını çatmış, klavyeye taze göte şaplak atar gibi vurarak yazı yazan başka insanları düşünelim.

Düşündük bitti.

Şimdi yolun başındayız. Yolun daha başından önceki patikanın bile başındayız. Yolun başında çok ilerdeyiz. Bir dalgaya karşı yüzüyoruz. Akıllıca davrandığımızı düşünerek, dalga geri çekilirken onu kovalarcasına ona karşı yüzerek ileri atılıyoruz. Böylece biraz mesafe alabiliyoruz. Sonra dalga vurduğu gibi güm! 

ya sikerler ne anlatıyorsun akşam akşam.


Telli bir sazın kavuğunun içinde terleye terleye ileri geri inleyerek ayetler okuyorum. Şeytanlar dört bir yanımda, sağımda solumda vasatlık, saygısızlık, rezillik, bin bir kere kepazelik.

Şeytan bundan evladır diye bilirdim. Yanlış bilirmişim bir çok şeyi.

Şimdi bir dağ eteğinde dört bir yanından pirüpak şelaleler akan bin bir gizemle gizli saflık içinde olmaktı zamanın farkında olmamak.

Ancak burada gelmiş çok küçük hesapların peşinde koşuyorum.

Yaşanmış ve yaşanacak ne varsa hepsi uzakta ve heyecan uyandırmayan elli ila yüz Türk lirası kadar değerli gözüküyor. Uzakta çünkü her şey uzakta.

Dağlar, ULAN EY DAĞLAR, gömülün ulan denizlere. GÖMÜLÜN TAM ŞİMDİ GÖZÜMÜN ÖNÜNDE.

Birer ufak çıkıntı yahut yüzeye ulaşamamış başarısız birer yükselme olmaktan öteye geçmeyin. Çünkü hiçbir anlamı yok, yani öylesine anlamı yok ki inanamazsınız ellerinize bulaşan kanlara gelen hiçlikten.

Bir makinenin başında, açık yaraların beklemiş ve kurumuş kanları, sarkan derileri, parça
lanmış dokuları ve iğrenç kokuları ile inleye inleye vuruyorum yine belli belirsiz harflerin üstüne.

Ne yaptığımı ben dahil kimse bilmiyor.

Ben dahil kimse anlamıyor.

Anlatamıyor da. 

Yalnız böyle olunca daha tatmin oluyor insan. 

ANLAŞILMAK CEHENNEMDİR














Yorumlar