İYİ OLAN HİÇBİR ŞEYİN OLMAMASI VE ANLAŞILMAMAK İÇİN ÖZEL ÇABA GEREKTİRMEYEN ZAMANLARA TAM BOYDAN GİRİŞİM ÜZERİNE REZİL BİR DIŞAVURUM



Selamlar,

yalnızca yaşıyorum. var olmaktan öteye geçemiyorum. 

bazı çok kısa aralıklarım var. o aralıklarda düşünmek için ne kadar zamanım var onu düşünüyorum. bunu düşünürken de zaman bitiyor zaten.

uzaklarda, çok uzaklarda, zamanın da geçmişe yönelik uzak olanında vardığım bir çeşmeyi düşünüyorum.

hala akıyor mudur merak ediyorum.

ben geçtim yanından. belki yüzüme, ellerime biraz su serptim, belki içine düştüm olmayan zamanın içine düştüğüm gibi.

yanından inekler geçti, insanlar geçti, zamanlar geçti, zamanı olanlar geçti, olmayanlar geçti. zamanın kendisi geçti.

hala akıyor mudur o çeşme düşünüyorum.

yalnızca düşünmek için düşünüyorum.

hala düşünebiliyor muyum diye düşünmek için düşünüyorum.

sonra geçiyor zaman çok kısa aralıklarda. içtiğim içkinin esaretine düşüyorum.

yola düşemiyorum bir tek. yollara, dağlara düşemiyorum.

dedim  ya, yalnızca var oluyorum artık. yalnızca yaşıyorum. yaşamak için çalışıyorum. 

başka da bir şey yok.

yavaşça sonlarına geliyoruz artık bu bitmez denilen macera olarak adlandırdığımız gençliğin.

çünkü tüketiyorum her geçen gün.

tükettiriyorum karşılığında zamanımı dahi verdiğim, içine düştüğüm deliğe.

geberiyorum.


Akşam arıyorum ikipaket ismail'i.

-Alo ismail ikipaket ismail- 

+Ben Raşit kim tanımıyorum ağabey. Ben kendimi bile tanımıyorum. Bana sen şu kişi olacaksın derler o olurum. Ben küçük hesapların adamıyım. İşimi tapar avantamı alır kaçarım. Bugün pezevenk, yarın fok balıklarının hayatını savunan Lubunya Nuri, ertesi gün trans Niyazi'yim ağabey. Ben böyleyim abi, böyle yaşarım.

+ Ne anlatıyorsun oğlum sen? Benim ben mübellanın otuz iki yerinden bıçakladığı kuşkonmaz selami
.
.
.
.
.
.

Sonra çözüyorum olayı. Eski bir mercedesin içinde yarım açılan tavandan üzerime ince bir yağmur başlarken.

Yolumuz önünde sonra bir...

Senle benim, benle senin 

Benim içimdeki benim.

Ya da yolunda giden hiçbir şey yok. Ellerimle söndürdüm tek tek aydınlığa yol alan mumları. Ellerimle boğdum tek tek ışık saçan günleri kapkara yastıklarla. Farkında değildim, hala da olmadığım geçip gidenin, gelen güzelliklerin.

Tek tek bitirdim iyi olan her şeyi kendim için.

Şimdi sadece salınıyorum, sallanıyorum, savruluyorum  onlara ne yapacağımı bilmeyen insanların arasında.

Haberiniz olsun. 

Selamlar olsun sana hayatının dönüm noktasındaki çocuk. Toysun, heyecanlısın, çok hesap kitap peşinde değilsin. İnce işlere pek yanaşmazsın, stratejik yolları takip etmezsin, kendi kafana göre hareket edersin. İnsanların umurunda olmayacak şeyler senin de umurunda değil. An içindesin ve onu yaşıyorsun. Ondan başkasını düşünmüyorsun. Selam olsun sana çocuk.

ama hiçbir şeyin farkında değilsin. Kendine yaptığın tüm kötülüklerin anası da sensin babası da sensin.
 
Haberin olsun.

O geri dönecek, hem de öyle kesin net, fuel density'nin 0.8 olduğu gerçekliğini ufak bir acemilikle söylemek gibi.

Ama neyse, Harlem nehrinde iki kere yıkanmaz derler. 

30'dan önce bakacağım ona bir, kurumuş olan o nehri, bin bir kere lanetlenmiş yokuş yukarı koşan azgın köpekler gibi coşturacağım.

Yemin ederim az kaldı.

Ben bir şey anlamadım.

Siz de anlamazsanız çok iyi olur. Anlaşılmak istemem.

Belki kalp krizi geçiririm diye yalan yanlış sık sık dolorex içtiğim günlerden, değerini bilmediğim o güzel günlere dönüş bileti için kendimi Tanrıya yalvarırken bulmak istemem.

İstemiyorum.

Bu kutsal kelime için.

Haberim yok. 

Siz şimdilik bekleyin benim gibi.

Benim de aynısını yapmaktan başka hiçbir çarem yok zaten.

Görüşürüz.

Hep yarım...

Bildiğiniz gibi.





Yorumlar