Bir Yolcunun Mektubu

Yollardan selamlar eski dostum,

Dağların çetin yamaçlarında yolu olmayan ormanlardan selamlar. Son mektubunda neler yaptığımı, zamanımı nasıl geçirdiğimi sormuşsun. Şu sıralar tamamen aylaklık peşindeyim. Kafamın içinde dönüp dolanan ve insanları çabuk sıkan, hatta kendinden bile sıkılan alt benliklerimi, uğradığım ve bir mevsimden az kaldığım her durakta öldürmeye çalışıyorum.
Geçtiğim her paslı tren raylarında ruhumdan bir parça daha bırakıyorum. Kulaklarımın arkasından çıkarıp sırtıma geçirdiğim kalın halatlarla onları raylara bağlıyorum ve bir köşeye çekilip o eski trenin gürültülü çığlıklarla benliklerimin üzerinden geçip gitmesini izliyorum. İnanır mısın hiç canım acımıyor. Yani acısa bile umurumda da değil açıkçası...
Tamamen aylaklık peşindeyim. Güney Amerika'da birbirinin üstüne kükreyen aslanlar gibi bir tepeden aşağı dökülen şelalelerin altında yıkanıp oradan yukarı çıkıyorum ve ne müthiş manzara.
İnsanların bir gün Dünya denen bu izbe istasyonu terk ettiğinde daha güzel bir yer olacağına inanan insanlardanım artık. Çünkü terk etmek ne yüce ne asil.
Tıpkı dokuz canlı bir kedi gibi yıllardır içimde beslediğim o ruhları teker teker terk ettiğim ve sırf bundan dolayı asıl benliğimi unuttuğum için cezalandırılmış bir kedi gibi yüce ve asil.
Şimdi yollardayım ama her şeyin bir sonu var. Peki ya bundan sonra ne olacak?
Yaptığım hataların bedelini ödettiğim o benlikler bittiğinde ne olacak?
Sıra bana gelecek ve belki de geldi diyebilirim eski dostum.
Asıl kişiliğimin derinliklerine kadar katran karası olduğunu biliyor muydun? İnan ben de bilmiyordum ama öğrendim. Bir mevsimden az kaldığım yolların duraklarında öldürdüğüm ruhlar sekiz canı bulmuş. Çok geç fark ettim.
Ancak bundan kaçacak değilim. Sıra bana geldi ve bunu asıl benliğimin tüm katmanlarında hissediyorum. Nereden geldiğimi, nerelerde durduğumu ve nereye gittiğimi çoktan unuttum.
Şimdi bu satırları tahmini birkaç dakika içinde çığlıklarla üzerime gelecek o treni beklerken yazıyorum. Ağrıdan çatlayacak başımı,
soğuk ayazın yalayıp geçtiği paslı metale dayadım. Bedenimi tüm huzursuzluğuyla alıp götürecek olan o metal yığınını bekliyorum.








 Elveda eski dostum. Yollardan tekrar selamlar ve elveda.
                                                                                                                   

                                                                                                                      29.09.1918
                                                                                                                               23.57
                                                                                                                  South Colorado

Yorumlar