Dokuz Ayrı Jack Kişiliğinin Otobiyografisi (Bölüm 5) "Azap Kervanına Dönüş"





Benim adım JACK,

Heybesinde azap ve kederden başka bir şey taşımayan, seçimleri kendisinden sonraki yılları kasvete boğan insanlığınızın yoluyla, ruhunu kaybetmiş benliğimin kesiştiği noktaya kadar inandığım bazı şeyler vardı. Kutsallıkları olan şeylere sahiptim, onlara dört kolla sarılır, onlarsız yaşayamazdım.

Bir gün ne kadar az inanırsam o kadar az bağlanacağımı, ne kadar az bağlanırsam o kadar kısa ve kılcal kökler salacağımı ve ne kadar az kök salar, ne kadar az şeye bağımlı kalırsam; küçük bir heybe ile kalkıp gitme ve gerek fiziksel gerek zihinsel olarak yollara o kadar kolay düşebildiğimi keşfettim.

Yolculuğunu gerçekleştirirken, uğradığı her durağı kasvete, karanlığa, sonuçsuz seçimlere boğan insanların kafalarının içine girip ne düşündüklerini öğrenmeyi keşfettim.

Bunu yapmanın en iyi yolunun, göğsümün üstünde ya da kafamın içinde kurduğum dar ağaçlarında insanları sonsuz karanlığa ve kibire sahip yüreğimle yargılamak olduğunu keşfettim. Bir insanı odağıma alıp sonsuz acı veren dikenler üzerine oturtuyor, yargılıyor, bin parçaya bölüyor ve İsa'nın insanlık hayrına gayretten yoksun bedeninin hamursu yumuşaklığına ulaşana dek onları zihnimde kibirle yargılıyordum. Daha sonra ağızlarından çıkardıkları pelte kıvamında kin, nefret ve öfkelerinin onlara geri püskürtüyor, çileden çıkmalarını sağlıyor ve gururlu bir muzaffer askerin savaş dönüşü eve ilerleyen adımlarına benzer tutarsızlık ve rahatsızlıkla onları yalnız bırakıyordum.

Tüm bunların sonucunda; vücuduma on beş gün erkene alınan doğumumla beraber bir asalak gibi yapışan kanser hücresini beslediğimden ve bir gün amansız bir hastalığa yakalanacağımdan, bu hastalığın elindeki silah olan o kanser hücresinin infilak noktasında; bana dayanılmaz bir acıyla beraber gelen bir yetenek bahşedeceğinden habersizdim.

Zihinsel yolculuğumdaki hayali bedenim, boktan insanlık onurundan ve gururundan başka bir şey taşımayan develerinize çarptığında fiziksel vücudumun kanserli yumurta hücreleri patladı.
İçi irin dolu bu yarıklardan açığa çıkan asit tüm bedenimi ve zihnimde yarattığım hayali imgeleri yakar ve şekillendirirken geri dönülemez bir yola girdiğimi anlamıştım.

Aklımdan geçenleri kin ve nefrete dönüştüremiyor, yalnızca beyaz sayfalara aktarmakla sakinleşiyor, elime geçen her düz yüzeye yüzümü, suretimi aktarıyor ve bedenime iz bırakan her yere ben de bedenimden iz bırakıyordum.

Bu acıyla karışık zevk veren eylemden kendimi bir türlü çekip çıkaramıyor. Umudun kıyısından geçmeyen hayatımı eroin bağımlısı bir serseri ile özdeşleştiriyor ve başka bedenlerde başka hayatlar yaşarken, başkalaşmış bedenlerin içine soğuk bir lav gibi işliyordum.

Bundan kurtulamıyor, dürüst olmak gerekirse kurtulmak ta istemiyordum.

Benim adım Jack,

Zihinsel ve fiziksel olarak dünyanın dört bir yanını gezdim, kadınlarla oyunlar oynadım, kaçtım kovalandım, arkama baktığımda sevdiğim herkesi kaybettiğimi farkettim, kaybetmediklerim peşimden gelirken; onların peşimden gelmesinin verdiği heyecanın ve tatmin duygusunun devamlılığını sağlamak için kaçmaya, kaybetmeye, kaybolmaya devam ettim. Yolumu tekrar bulduğumda insanlığınızın yolculuğundan çok uzaktaydım.

Ancak, normalleşmek, olağanlaşmak adı altında uydurduğunuz kalıplaşmış acımasız yöntemlerinizle yonttuğunuz zihinlerden olmak için can atıyor. Canımı acıtması için yalvarıyor ve bundan zevk alacağımı adım gibi biliyordum.

Kervanınızı beni içine çekiyor ve işin kötüsü buna karşı koyamıyordum.

Beni içine çeken; insanları, yaşayan, nefret duyan, kibirlenen ve böbürlenen her şeyi içine çektiği gibi bana ait olmayan şeyler, ait olmadığım yerler, topluluklar ve cinsiyetsiz bedenlerinin etrafında tavaf edilecek yapılardı.

Aptallara özgü içgüdüsel bir refleksti bu.

Aptaldım.

Şimdi tekrar sizin yolculuğunuza katıldım. Sevinin aşağılık orospu çocukları. Aranızda yaşamayı öğreneceğim.
















Yorumlar