Dokuz Ayrı Jack Kişiliğinin Otobiyografisi (Bölüm 4) "Piç'in Pişmanlığı"



Benim adım JACK,

Sizin yolculuğunuzda arşınladığınız patikalarda yarattığınız insan müsveddeleri ve acımasız kadınlarla, Tanrının lanetlediği, müritlerinin dokunmaktan imtina ettiği, ağzının suyunu akıtan yasak elmaya dokunmak için karşıt insanları ve karşıt kültürleri öldürmek yolunda can attığı bu dünyada ve tüm bunların yarattığı yeksak düzeninizde yaşamak için dokuz ayrı karakterimin yanına koyduğum bir baskın piç var içimde.

Acıdan zevk alan, acıya ulaşmak için kısa süren mutlulukların, bitmeye mahkum heveslerin kölesi oldum. Kendimi, boğazımı sıkan, içinden kurtulmak için amansız bir mücadele verdiğim şehirlere hapsettim. Kurtulmak için sonu olmayan denizlerde, tek başıma öleceğim bir kara parçasına ulaşmak yolunda sonuçsuz kulaçlar attım.

Kurtulduğumda eriştiğim rahatlık içimdeki mazoşist piçi rahatsız etti. Diğer dokuz benliğime, doktorların insan götüne iğne vurmak için yaptığı parmak baskısına benzer bir baskı yaptı. Yüksek binaların üstüme korkunç çocukluk travmalarına sebep olan ebeveynler gibi eğildiği dehşet duraklarıyla dolu şehirlere geri döndüm. Parmaklarını boğazıma kendi ellerimle yerleştirdim. Bıyıkları yeni terlemiş bir ergenin mengeneyi sıkarken uyguladığı gururlu erkeksi bir güçle eşdeğer kuvvetle baskılar uyguladım boğazıma.

Kaçıp kurtulmak istediğim her insana, şehire, boğucu sigara dumanı altında gözlerimi yakan odalara, sırtımdan kanlar akıtan bıçaklar tutan arkadaşlıklara, uzun yıllar görüşülmemiş; zamanın değirmeni dostluklara, terkedilen kadınlara, Tanrının kitabına aykırı bir şekilde tanınmış bedenlere, yarıda bırakılmış kitaplara, iki nefes erken söndürülmüş sigaralara hep geri döndüm. Ruhum, bedenine aykırı hareket eden günahkar semazenler gibi döndü. Ben döndüm. Hep döndüm. Başım döndü. Gözlerim döndü. 

Aklım dondu ve hiçbir zaman geri geldiğim yerler, zamanlar tam olmadı. Yarım kaldı. 

Benim adım Jack,
Uzak diyarlarda, ışık hızının zilyonlarca kez bölünmüş zaman dilimleri kadar da yakında bir yerde; hayallerimi perçinlerken, insanların okumasını istediğim kelime oyunlarını yücelten, ilhamla donatan bir kadın tanıdım.

Yollara düştüm, yolum oraya düşmedi. Kısa bir tecrübenin tam da istediğim miktarda bıraktığı acıya tutundum bir kaç hafta. Sonrasında silkinip yenilenmek için yeterli zaman bırakmadığında, ruhumdaki hortlakların ağız kenarlarını taze bir somun ekmek gibi kesen kalıcı bir iz bıraktığını anladım.

Kalıcı izlerle, çocukluk travmalarıyla, sırtında Stalin'in kırbacı gibi şaklayan ebeveyn sopalarıyla, örgütlenmemiş işçi sınıfının bataklığın dibindeki boku senin yüzüne fırlatmasıyla ve bunların gerginliğine ek olarak her an başını yoklayan tütün kokan ellerinle yaşamaktan, kaçıp kurtulmak, ruhunu bedeninde ayıran şehirlerden, insanlardan ayrılmak için üretilen dokuz ayrı karakterimle; BEN kendi zihninin içine hapsolmuş müebbetlik bir yıldız gezginiyim. 

Pişmanlık, sağ omzunun boynuma bağlanan kıvrımına alev alev yanan bir çubukla damgalanmış bir imza.

Pişmanlık, beni boğan ellerden uzaklaşmayayım ve toplum kurallarının zihnimde yarattığı heves çöplüğünde tekrar tekrar kendi kendimi doğurayım diye kırık ayak bileklerime takılmış bir pranga.

Pişmanlık, boynuma elleri nasırlı dev askerler tarafından asılmış bir Kalaşnikof.

Pişmanlık, ilk ben öleyim, bir mayına basıp arkamdan gelen iktidar koruyucularını koruyayım diye başlatılmış bir savaş.

Pişmanlık, ömrümün sonuna kadar birlikte yaşamak zorunda bırakıldığım sinir hastası bir anne.

Pişmanlık, otuz yıl sonra evine geri dönen, kız kardeşini öldürmüş ve babasını hadım etmiş bir kastrato.

Pişmanlık, benim zihnimde, eğer varsa kaderimde, olmadığına inandığım Tanrının bana altın tepside lanet olarak sunduğu bir akşam yemeğinde, içine ahşap verniği katılmış bir meyve suyunda, kola katılıp piç edilmiş üçüncü sınıf viskimde.

Pişmanlık, yazdıklarımda, okuduklarımda, hissettiklerimde ve asla ulaşamayacağım ellerinde.

Benim adım Jack,

Jack pişman, piç memnun. Onu siz memnun ettiniz. 

Yorumlar